Yazan: Şadi Sarıkaya
Hepiniz mutlaka bir yerden Galataport’u duymuş ya da İstanbul’da dolaşırken görmüş olabilirsiniz. Şahsen ben gördüğümde epeyce şaşırmıştım çünkü dış görünüşü gerçekten de ilgi çekici. Karaköy Rıhtımı'ndan Mimar Sinan Üniversitesi Fındıklı Kampüsü'ne kadar olan 1.2 kilometrelik bir sahil şeridini kapsayan bu projenin konumu da kendisi kadar güzel. Ekim 2021’de ziyaretçilere açılmasıyla 200 yıldır kapalı olan bu sahil şeridi de sonunda açılmış oldu.
Peki nedir bu Galataport? Kim hangi amaçla bu projeyi hayata geçirdi? Bunların cevabını yazımın ilerleyen bölümlerinde bulabilirsiniz.
Galataport’un bulunduğu alan 1900’lü yıllarda İstanbul’un en önemli endüstriyel ulaşım ve taşıma alanıydı. 1958 yılında Sedat Hakkı Eldem tarafından tasarlanan gümrük limanına deposu olması için antrepolar yapıldı fakat sonradan sırasıyla 1987 yılında yük gemisi girişlerine ve 1988 yılında tır girişlerine kapatılmasıyla işlevini yitirmeye başladı. 1993 yılında Koruma Kurulu tarafından Kentsel Sit Alanı yapıldı. Sonrasında da bu bölgedeki Antrepo 4’e İstanbul Modern, Antrepo 5’e M.S.G.S.Ü İstanbul Resim Sanat Heykel Müzesi açıldı ve bu 2 antrepo koruma altına alındı. Dört antrepodan oluşan, 30.175 metrekare açık alan ve 78.810 metrekare kapalı alana sahip olan limanın uzunluğu ise 1750 metreydi. Burası istanbul’daki Kruvaziyer (binlerce yolcu kapsayan büyük gemi) gemilerinin durakladığı tek noktaydı kiGalataport’un da amacı da yine Kruvaziyer gemilerine durak noktası olmaktır.
İhale Süreci
Galataport ilk defa 2002 yılında kamuoyuna duyuruldu fakat işlerin buradan sonra sarpa sarmasıyla birlikte proje 2014 yılına kadar isim değişikliğine kadar birçok değişikliğe uğradı. 2 defa ihaleye çıkan proje nihayet 16 Eylül 2013 yılında
Doğuş Holding'in oldu.
Proje ilk ihaleye 2005 yılının Eylül ayında Türkiye Denizcilik İşletmeciliği tarafından çıkartıldı. İhaleyi tam tamına 3 milyar 538 milyon euro teklif sunan Sami Ofer'in (İsrailli iş adamı) ortak olduğu Royal Caribbean Cruises kazandı fakat sonradan İstanbul Şehir Plancıları Odası tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Kruvaziyer yat yapımına ilişkin imar değişikliğini onayan kararı mahkemeye taşındı ve işlemin yürürlülüğü durduruldu.
Mart 2008'e gelindiğindeyse Galataport bir hukuk darbesi daha yedi. 1/100.000 ölçekli İstanbul il Çevre Düzeni Planının yürütmesinin durdurulmasıyla Galataport hukuki olarak yapılamaz hale geldi ancak Aralık 2010'da Kıyı Kanunu'nda yapılan yeni düzenlemeler adeta Galataport'un önünü açmak için hazırlanmış gibiydi. Bu düzenlemeler, kıyılarda yapılan dolgu alanlarında inşa edilecek yapıların otoparktan, alışveriş merkezine kadar her şeyi kapsayabileceği anlamına geliyordu.
Tüm bu hukuk ve imar sorunlarının çözüme kavuşması ikinci ihalenin önünü açtı. İhale 2013 yılının Mayıs ayında Salıpazarı Kruvaziyer Limanı adı altında yapıldı (Bu isim değişikliğinin sebebi Mehmet Ferec Balta ve Hayati Şanlı adlarındaki iki girişimcinin Galataport isim hakkını satın almasından dolayıdır.). Açık arttırma 701 milyon dolar ile açıldı ve bunun sonucunda açık arttırmada olan şirketlerin teker teker çekilmesiyle geriye kalan tek şirket olan Doğuş Holding 30 dakika gibi kısa bir sürede 702 milyon dolarlık teklifiyle ihaleyi kazandı. Böylece Galataport'un 30 yıllık işletme hakkını Doğuş Holding kazanmış oldu.
Galataport Liman İşletmeciliği ve Yatırımları'nın 2015 yılının Şubat ayında inşasına başlandı, ilk başta projenin bitiş tarihi 2018 yılının son çeyreği olarak açıklandı fakat gerek maddi sorunlardan gerek de sonrasında çıkan pandemiden dolayı projenin açılışı 29 Ekim 2021 tarihinde gerçekleşebildi.
Galataport Kapsamındaki Alanlar ve Projenin Amacı
Galataport projesiyle birlikte hem kruvaziyer gemilerinin uğradığı bir alan yaratılması hem de 200 yıldır halk erişimine kapalı olan bu sahil şeridinin halka açık bir hale getirilmesi planlandı. Bu proje kapsamında dünyada ilk kez uygulanacak bir sistemle dev cruise gemileriyle varan yolcular limana yapılacak körükle ulaşması amaçlandı. Terminal alanına inşa edilecek rıhtım ile ulaşacak yolcuların pasaport kontrol ve gümrük işlemleri zemin altında yer alacak mekanlarda yapılacaktır. Proje kapsamında bulunan tarihi eserler restore edilmiş, geçici olarak Paket Postanesi’ne taşınmış olan İstanbul Modern ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesine ait olan bir çağdaş sanatlar müzesi de yapılmıştır. Projeyle birlikte yılda senede 3 milyon kruvaziyer yolcuları olmak üzere yaklaşık 7 milyon yabancı turiste hizmet vermesi hedeflenmektedir. Dünyada ilk yapılan özel bir kapak sistemiyle birlikte İstanbul’un dünyaya denizden açılan kapısı olacaktır.
Galataport İçerisindeki Yapılar ve Mekanlar
Galataport içerisinde dünyadaki seçkin restoranları, mağazaları, tarihi yapılarıyla ve 2 müzesiyle birlikte gerçekten de dünyanın en önemli destinasyon projeleri arasına girmeyi hak ediyor. İçinde dünyada sadece 10 seçkin lokasyonda bulunan Peninsula Hotels markasının 177 odalık otelini bulunduruyor. Galataport ile aynı zamanda tarihi Tophane Meydanı da restore edilmiştir ve yıl boyunca yapılacak çeşitli etkinlikler ve aktivitelerle meydan canlı tutulacak, burası gerek İstanbullular gerekse turistler için bir çekim noktası haline getirilecektir. İçerisinde Paket Postanesi, Çinili Han, Karaköy Yolcu Salonu, Tophane Saat Kulesi gibi köklü tarihi yapıları bulunduran Galataport, gerek tarihi zenginliğiyle gerek de bu tarihi zenginliğiyle zarar vermeyen modern yapısıyla kendi adından söz ettirmeyi başardı.
Galataport'a Yapılan Eleştiriler
Tabii ki de böyle büyük bir proje beraberinde büyük bir kitle getirdi. Bu kitlenin bir kısmı projenin kendisine belirlediği hedeflerin altından çıkabileceğini düşünürken diğer kısmı ise böyle önemli tarihi yapıların önemini zaman geçtikçe kaybedeceğini ve bu çapta büyük projenin şimdiden Karaköy’ün kendisine has yapısını bozduğunu söylüyor. Benim burada şahsi fikrimse ülkemizde böyle inovatif fikirlerle bezenmiş projeler her ne kadar beraberinde risk getirse de usulünde ve yapısına uygun bir şekilde yapıldığı takdirde bizim için katkısı fazlasıyla olur. Bu yazıyı yazarken kendi fikrimi yazabilmek için Galataport’a da uğradım ve fazlasıyla beğendim. Yapısı ve bulunduğu konumu cidden de dedikleri kadar güzel ve oradaki tarihi yapılarla birbirine karışmış durumda. Böyle değerli bir projenin bizden çıktığını görmek gerçekten de mutluluk verici. Umarım bu tarz projeler ülkemizde artarak devam eder.
Comments