top of page
Tramvay ve İnsanlar

Kurak Günler

  • Deniz Kaygın
  • 13 Nis 2023
  • 3 dakikada okunur

Yazan: Deniz Kaygın



2022'nin en çok beklenen filmi diye de adlandırabileceğimiz Kurak Günler, 9 Aralık Cuma günü beyaz perdede vizyona girdi.


Filmi anlatmaya başlamadan önce gündeme gelen olaylardan bahsedelim. 2022 yılında, dünya galasını Cannes Film Festivali'nde yaparak ülkemizi ulusal ve uluslararası festivallerde başarıyla temsil eden ve ödüller kazanan Emin Alper'in yönetmenliğini yaptığı ‘Kurak Günler’ filmine Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından verilen yapım desteğini, Destekleme Kurulu kararı olmaksızın Bakanlık kararıyla, geri istedi. Senaryoda yapılan değişikliklerin uygun görülmemesi bu karara gerekçe olarak gösterildi. Emin Alper ve filmin yapımcısı Nadir Öperli de “Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde kamu fonları destek verdikleri filmlerin senaryolarındaki değişiklikleri denetlemez” şeklinde bir açıklama yapıp Kurak Günler’in 2022 yılında üç büyük uluslararası film festivalinden birinde ülkemizi temsil etme başarısı gösteren tek uzun metraj filmi olduğunu belirtmişti.


Filme gelecek olursak; genel olarak yavaş temposuna rağmen sinematografisi ve müzikleriyle izleyicinin dikkatini çekmeyi başarıyor. Kurak Günler, bir süredir kuraklık sorunuyla boğuşan bir kasabaya yeni atanan genç savcı Emre ile kasabanın belediye başkanı Selim, yerel gazeteci Murat ve kasaba halkı arasında yaşanan çekişmeleri konu alıyor. Köy halkının vahşeti gülerek savunması, tecavüzün normalleştirilmesi ve mağduriyete çözüm bulunmaması ve bulunmak istenmemesi gibi sorunları el alan, “şehirli ve köylü” adı altında olan farklılıkları başarılı bir şekilde betimliyor. Açıkça söylemem gerekir ki filmi izlerken bazen anlamakta zorlanabilir ve kendinize sürekli sorular sorabilirsiniz.


Farklı bir görüş belirtmek için filme birlikte gittiği Lal Camgöz’ ün de fikirlerini paylaşacağım.


Filmin beğenip beğenmediğin yönleri nelerdi?

Film genel olarak Türkiye standartlarının çok üstündeydi. Genelde psikolojik gerilim tadında işler çıkarmadığımız için insanların bu kadar ilgisini çektiğini düşünüyorum. Filmle ilgili en beğendiğim şeylerden biri Türkiye’nin minik bir siyasi projesini çizmiş olmasaydı çünkü ilk izleyişte çok fark edilmese bile sonrasında bakıldığında çok fazla gönderme olduğunu görüyoruz Aslında film tam olarak içinde bulunduğumuz durumu temsil ediyor diyebiliriz.

Bunun dışında sinematografisi de çok güzeldi. Gerçekten bağnazlığı ve vahşiliği seyirciye çok iyi bir şekilde geçirdiğini düşünüyorum. Ben izlerken gerçekten yaşamış kadar oldum. Beğenmediğim bir şey olduğunu söyleyemem açıkçası ama gerçekten karışıktı. Filmi iki kere izledim. İlk izlediğimde kafam çok karıştı ki bence senaristin de yaşatmak istediği şey buydu. İkinci kere izlediğimde bazı şeyler oturdu kafamda ve şunu fark ettim: Filmin devamında olacak sahnelere filmin başında çok fazla gönderme yapılıyor yani daha filmin başında bazı anlamsız bulduğumuz sahneler aslında gelecekteki sahnelere işaret ediyor.



Film birçok yönden toplumu eleştiriyor. Sence bunu seyirciye geçirme anlamında başarılı mı?

Az önce de dediğim gibi, bence o rahatsızlık duygusunu, gerilimi seyirciye çok iyi bir şekilde geçirmeyi başarmış. Filmin bu kadar ilgi görmesinin nedenlerinden birinin de bu olduğunu düşünüyorum. Yapılan eleştiriler çok yerinde ve güzeldi. Bu film biraz da ülkece ne halde olduğumuzu görmemizi sağladı. Belki içinde yaşarken, hayatın da temposuyla nelerle karşı karşıya olduğumuzun farkında olmuyoruz ama dışardan üçüncü bir gözle baktığımızda aslında bazı şeylerin ne kadar da bize empoze edilmiş olduğunu ve bazı şeyleri normalleştirerek kendi toplumumuza yabancılaştığımızı görüyoruz. Filmin konusunu ilk duyduğum zaman Türkiye’de gerçekten içinde homoseksüelliğin bulunabildiği bir film ortaya çıkabilmesi beni çok şaşırtmıştı ve Kültür ve Turizim Bakanlığı’ nı da şaşırtmış ki verdikleri bütçeyi faiziyle birlikte geri istemişler. Bence artık sözün bittiği noktadayız, Filmde gerçekten homofobiyi ciddi bir şekilde hissedebiliyorsunuz ve kan dondurucu gerçekliğin aslında Türkiye'nin kendisi olduğunu bilmek üzücü.


Toparlamak gerekirse film ele aldığı coğrafyayı betimleme anlamında çok başarılı. İçinde bulunduğumuz coğrafyadaki sınıfsal farklılığı ve homofobiyi izleyiciye çok iyi bir şekilde anlatıyor. Festival filmi gözüyle bakılıp önyargıyla yaklaşılan bir film insanların bakış açısını ne kadar değiştirebilir diyebiliriz. Fakat bir kişide bile olsa farkındalığı kazandırmak önemlidir. Sonuçta bir insan kurtarmak dünyayı kurtarmaktır.

Comments


  • Instagram

Galeta Gazete

Kuloğlu Mahallesi, İstiklal Caddesi

No: 159 Beyoğlu/İSTANBUL

34430

Galatasaray Lisesi

İletişim

Bize ulaşın!

Gönderildi. Bize ulaştığınız için teşekkürler.

bottom of page