top of page
Tramvay ve İnsanlar
Lal Camgöz

Sevgililer Günü

Yazan: Lal Camgöz


Bu sene de 14 Şubat Sevgililer Günü’nü geride bıraktık. O “büyüleyici gün”ün gelmesine haftalar varken reklam panolarında, televizyonda, dijital medyada sevgimizi göstermenin yeni yolu olan kampanyalar yerini almıştı bile. Peki sevgimizi göstermenin yolu cebimizden mi geçiyordu gerçekten?


1500 yıl önce Aziz Valentin onuruna kutlanan 14 Şubat, kapitalizmin de etkisiyle günümüzdeki halini aldı. Tam bir alışveriş çılgınlığı! Pırlantadan bir demet çiçeğe, çikolatadan mutfak robotuna, bütçesine uygun olan herhangi bir şeyi satın alan insanlar 364 günü yok sayıp sevgisini göstermek için yılın kalan bir gününü tercih ediyor. “Ne kadar da romantik!” Kapitalizmin yarattığı para harcama rüzgârına kapılmadan sevgimizi göstermenin bir sürü yolu var aslında. Emin olun beklenmedik bir anda sevdiklerimize bir buket çiçek vermek veya bir arkadaşımızın o çok istediği bereyi hediye etmek bile 14 Şubat’ta yapacağınız o klişe sürprizden çok daha dokunaklı ve akılda kalıcı olacaktır. En pahalı yüzüğü isteyenden en tatlı peluş ayıcığı isteyene, 1800’lü yıllardan yani Sevgililer Günü’nün günümüzdeki halini almasını sağlayan o yıllardan beri herkesin 14 Şubat’a dair bir beklentisi var. Bugünü özel olarak nitelendirmeyen bir kişi bir noktadan sonra sırf karşısındakinin beklentisini karşılamak adına bu düşünceyi kabullenmek zorunda kalıyor. Yani hepimiz çoğu konuda olduğu gibi sürü psikolojisine uyma eğiliminde bulunuyoruz ve eğer karşımızdakine beklediği ilgiyi gösterip hediye almazsak da ona değer vermediğimizi düşünmesinden korktuğumuz için duruma ayak uydurmak zorunda kalıyoruz. “Gerçekten de hediye almak zorunda bırakılmıyormuşuz değil mi?”


İlk başta Aziz Valentin Günü ile başladık ve sonrasında Amerikalı Esther Howland'ın ilk Sevgililer Günü kartını yollamasıyla buna “Sevgililer Günü” dedik. Bir kart ile başlayan ve bugünü kapitalizmin ürünü haline getiren bizler son yıllarda ise adını artık “Sevgi Günü”

olarak anıyoruz. - tabii ki bu da bir satış stratejisinin eseri- Eskiden sadece partnerimize

hediye alırken artık sevdiğimiz herkese hediye almamız gerekiyormuş gibi hissediyoruz. Hepimiz aslında ister istemez kendimizi bu alışverişlerin içinde buluyoruz.


Peki, 14 Şubat Sevgililer Günü olarak tüm dünyada kutlanıyor mu? Pakistan ve İran gibi ülkelerde dini sebeplerden dolayı kutlanmazken, Özbekistan ve Türkmenistan gibi

ülkelerde de kapitalizme karşı oldukları için kutlanmıyor yani bu “özel” gün bir satış

stratejisi olarak Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da insanlara daha çok pompalanıyor. Fakat fark edersiniz ki Sevgililer Günü kutlanmayan ülkelerde de kimse sevgisizlikten ölmüş değil.


Artık bizler öyle bir hal aldık ki gereksiz ihtiyaçlarımızın köleleri haline geldik. “Asla bunu almam çok gereksiz” derken iki ay sonra elimizde o ürünle kasaya yürürken görüyoruz kendimizi. Uzun süreler çalışıyoruz ve kazandığımız o para aldığımız bir şeyle bile uçup gidiyor. Asıl acınası olan biz, bunların ödemesini parayla değil zamanımızla yapıyoruz. Geri dönüşü asla mümkün olmayan bir şey ile…

5 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page