Yazan: Şadi Sarıkaya
Beyoğlu’ndaki geçmişten günümüze kalan nadide çiçeğimiz Atlas Sineması, lisemize olan yakınlığı sadece 5-6 bina olmasına rağmen bizim bile tanımadığımız, bilmediğimiz bir öneme sahip aslında.
Günümüzde bağımsız sinemalara olan destek eksikliği artıp ilgi azalırken Atlas Sineması sinema severlerin yardımlarıyla ayakta kalabiliyor. Yazının ilerleyen bölümlerinde onun hakkında bir şey bilmememizin ayıp sayılacak seviyede olduğunu kanıtlarcasına hepinizdeki o bilinmezlik kaybolacak.
Atlas Sineması İstiklal Caddesinde bulunan adını aldığı Atlas Pasajında bulunuyor. Bulunduğu bina 1870 yılındaki Büyük Beyoğlu Yangını’ndan sonra, Agop Köçeyan adlı Ermeni sarraf tarafından onun karşısındaki taş ve dökme demir kullanılarak 1877 yılında kışlık köşk olarak inşa edilmiş bir köşk. Bu köşkün sahibi Agop Köçeyan aynı zamanda Sultan Abdulaziz’in arkadaşı ve saray sarrafıymış. Daha sonrasında burayı Taksim Vosgeperan Ermeni Kilisesi’ne bağışlamış. 1910 yılında ise bina bir Cambazhane’ye (cins atların sergilendiği, jokeylerin atlara türlü numaralar yaptırarak para kazandıkları yere) çevrilmiş.
1920’li yıllarda Atlas Pasajı ilk defa bir sinema salonuna ev sahipliği yapmış: Kozmografya. İsmi kadar ilgi çekici olan bu salon Atlas Sinemasına temel hazırlamış. 1930’lu yıllarda ise Avrupa’da nam salmış çok ünlü bir gece kulübü olan Moulen Rouge’a ev sahipliği yapmış olan bu pasaj 1930'lu yıllarda Seyyan Hanım'ın ilk Türkçe tangoları seslendirdiği, Safiye Ayla'nın ilk defa sahneye çıktığı yermiş. Sadi Işılay ile eşi Deniz kızı Eftelya'ya devredildikten sonra gazino, Çağlayan adını almış ve devrin tanınmış sanatçıları sahneye çıkmaya devam etmiş. 1940'lı yıllarda Lütfullah Sururi ve Suzan Sururi tarafından Halk Opereti'nin mekanı olarak kullanılan mekanda düzenli şekilde revüler ve operetler düzenlenmiş.
Eğlence anlamında bu kadar nam salmış binasının arka tarafındaki bahçeye 1948 yılında, dönemin en büyük çok amaçlı salonlarından biri olan Atlas Sineması kurulmuş. 1860 kişilik kapasitesi ve 35 locasıyla Beyoğlu’nun ve İstanbul’un en büyük salonlarından olan sinema, yapısı itibariyle oldukça ihtişamlıymış. 1951 yılında tarihi binanın birinci katı tiyatro salonuna (Küçük Sahne) dönüştürülmüş, perdelerini 13 Nisan 1951’de Muhsin Ertuğrul’un yönetiminde “Fareler ve İnsanlar” oyunuyla açmış. Alt kattaki Kulis Bar ise dönemin tiyatro, sinema, ses sanatçısı, yazar, gazeteci ve eleştirmenin toplanma yeri halini almış. Bu üçünün birleşmesiyle pasaj döneminin en büyük sanat durağı haline gelmiş.
Restorasyonlar
1970'li yıllarda Atlas Sineması'nın ilk katı pasaj haline gelmiş. Üst kat, 450, 130 ve 85kişilik üç ayrı salona sahip bir sinema olarak düzenlenmiş. Çeşitli defalar el değiştiren ve bir süre kullanılmayan Atlas Pasajı, 1992 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsis edilip 1993 yılında büyük çaplı bir restorasyon görmüş. Atlas Sineması 1993 yılındaki onarımdan sonra Türker İnanoğlu ve İrfan Atasoy tarafından işletilmeye devam edilmiş fakat seyirci sayısı azalma bulunan sinema, 3 Temmuz 2008'de ekonomik sebeplere dayanamayıp kapanmış. Kapalı olduğu süreçte salon yeniden restorasyona girerken 2012 yılında tek salonlu olarak tekrardan sevenlerine kavuşmuş.
2019 yılında tekrardan girdiği son ve en büyük restorasyonla birlikte 3 salon birleştirilmiş aynı zamanda da alanında uzman kişilerin çalışmaları sonucunda duvarlara sonradan eklenmiş kalıplar yerinden sökülerek 1948 yılındaki haline geri dönüş yapılmış. Aynı zamanda “İstanbul Sinema Müzesi” adı altında 2018 yılında kapanan Küçük Sahne ve Kulis Bar müzeye çevrilmiş. 26 Şubat 2021 yılında Jason Statham, Guy Ritchie ve Josh Harrnett gibi ünlü Hollywood oyuncularının da katıldığı bir açılış programıyla açılmış.
Günümüzde Atlas Sineması
Yapılan son restorasyondan sonraki Atlas Sineması açılış programında Recep Tayyip Erdoğan “Artık bu sinemada gala ve prömiyer gösterimleri dahil en nadide eserler seyircisiyle buluşabilecek. Atlas Sineması ve Sinema Müzesi'nin şehrimize kazandırılmasına katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.” demişti. Erdoğan’ın da dediği üzere şu anda Atlas Sineması Türk sinemasının “gala merkezi” olarak konumlandırılıyor. Restorasyondan sonraki ilk galasını 9 Nisan 2021’de “Mimarların Piri Sinan” belgesiyle verdi. MUBİ ile ortaklığa giden sinema, dijital platformdaki her ay oluşturulan MUBİ En İyiler Seçkisi’ni geleneksel beyazperdeyle buluşturarak Türkiye’de ve dünyada bir ilki gerçekleştiriyor ve aynı zamanda düzenli olarak film festivallerine de ev sahipliği yapıyor.
Atlas Sineması bu kadar gösterişli ve saygın bir bağımsız sinemayken yeterli desteği göremiyor. Günümüzde herkesin bildiği üzere AVM’lerdeki sinemalar piyasaları tamamen domine etmiş durumda. İnsanlar da buralardaki çok fazla imkandan dolayı geleneksel bağımsız sinemalardan uzaklaşıyor ve bu bağımsız sinemalara büyük bir darbe vuruyor. Eskiden Beyoğlu'nda 30 sinema varken, şimdi sayının 4-5'e düştüğünü, Lale, Alkazar, Rüya ve Emek sinemalarının kapandığını görmek gerçekten çok üzücü. En azından bu yazıya ilgi duymuş insanların büyük salonlu sinemalara, bu yazıya spesifik olarak da Atlas Sinemasına gitmesine ısrar ediyorum. Hem ekranı AVM sineması ekranlarından daha büyük hem de burada gösterime çıkan filmler çok saygıdeğer, adeta bir sanat değeri taşıyan filmlerdir. Örneğin geçenlerde Netflix platformunda çıkan Uysallar dizisinin galası burada yapılmış yani güncel ve önemli dizi ve filmler de burada bulunuyor. Üstelik öğrencilere özel 25 TL gibi bir fiyatı var bu yüzden en azından bir kere şans verilmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum.
コメント