Yazan: İpek Şahin
Stajer ''The Intern'' 2015 yapımı olan ve yönetmenliğini Nancy Meyers’in üstlendiği Amerikan komedi filmidir. Filmde Robert De Niro ve Anne Hathaway başrolleri oynarken, Rene Russo, Anders Holm, Andrew Rannells, Adam DeVine yardımcı rolleri üstleniyorlar.
Hikayemiz genç yaşına rağmen bir moda şirketi kuran ve bütün yoğunluğuna rağmen özel hayatı ve ailesiyle vakit geçirmekten geri kalmayan Jules’un şirketine yeni stajyerler alması ile başlar. Karısını kaybetmiş ve emekliliğini yaşayan 70 yaşındaki Ben , şirkete alınan stajyerler arasında en dikkat çeken ve iyi kötü tepki toplayanıdır.
Stajyerleri farklı departmanlara atarken Jules ,arkadaşının söylediklerine rağmen ön yargısı yüzünden Ben’in kendine yardımcı olarak atanmasını istemez. Bütün bunlara rağmen Ben kendine verilen, az da olsa, görevlerin hepsini büyük bir özenle yerine getirir.
Yoğun takvimine ayak uydurmaya çalışan Jules şirket dışında gerçekleşecek olan toplantısına yetişmek üzere şoförüne doğru yol alır. Çalışma masasından Jules’un şoförünün sarhoş olduğunu gören Ben , Jules’un şoförlüğünü yapmak üzere izin alır ve Jules’un yoğun ve karmaşık hayatını yakından gözlemleme şansı bulur. Jules’un ailesiyle de tanışan ve kısa sürede Jules’un kızı ve kocası tarafından da sevilen Ben artık Jules’un özel şoföründen öte yardımcısı olmuştur.
Bir gün Jules annesi ile yaşadığı daraltıcı konuşmadan sonra , arkadaşına yazdığını düşündüğü sitem dolu bir mesajı annesine gönderir. Annesinin mesajı görünce çok üzüleceğim bilen ama yoğunluğu sebebiyle müdahale edemeyen Jules’un yardımına Ben yetişir. Ben ve şirkette çalışan genç arkadaşları Jules’un annesinin evine gider e bilgisayarından mesajı siler. Bu heyecan dolu günün ardından kutlama yapmak ve yorgunluklarını atmak için eğlenmeye giderler fakat Jules çok fazla içki tükettiği için kusar. Yine yardımına dostu Ben yetişir. Bütün bunlar yaşanırken Ben , şirkette yaptığı bir görevin ödülü olarak kazandığı masaj seansında tanıştığı masör kadın ile ilişki yaşamaya başlamıştır.
Jules’un Ben’e karşı olan ön yargıları yıkılırken aralarında sağlam bir dostluk oluşmaya başlar. Yine bir gün Jules’un kocası hasta olduğundan dolayı kızlarını arkadaşının doğum gününe götüremez ve Ben bu görevi üstlenir. Doğum gününden erken çıkan Ben ve küçük kız arabada oyun oynarlarken Ben Jules’un aldatıldığını öğrenir ve kocası ile yaptığı konuşmalarda ona yaptığının ne kadar yanlış olduğuna dair üstü kapalı nasihatler verir.
Jules’un iş gereği yaptığı yurt dışı seyahatinde Ben’de ona eşlik eder ve otel odasında yaptıkları dost hatta baba kız yakınlığındaki sohbette birbirlerine içlerini dökerler .Jules aldatıldığını bildiğini ve evliliğinde çok dile getirilmeyen bir statü ayrımı olduğunundan bahseder. Ben hayat tecrübesinden yola çıkarak Jules’u teselli eder . Filmin sonunda ise Jules ve kocası aralarındaki problemleri konuşarak çözerler .
Filmin kısa özetini anlattıktan sonra biraz da film üstüne fikirlerimi söylemek istiyorum . Bana kalırsa filmin senaryosu ve oyunculukları çok iyi . Çok ağır bir dil kullanılmadan yazılan bu filmi komedi-dram türü izlemeyi seven ya da İngilizce konusunda pratik yapmak isteyenler izleyebilirler . Özellikle filmde üstü kapalı bir şekilde değinilen statü ve kuşak ayrımları da oldukça dikkat çekiyor.Jules ve kocasının arasında olan ayrım aslında günümüz dünyasında çokça yer alan bir durum . Bir evlilikte , her ne kadar anlamsız bulsamda , erkeğin başarılı bir kariyer yapması ve kadınların ev işleriyle ilgilenmesi beklenirken filmde bu kalıpları yıkarak kadınların ve erkeklerin arasında bu tarz ayrımların yapılmasının mantıklı olmadığı örneklendirilmiş. Bunun haricinde Jules ve Ben arasında başlarda gerçekleşen , yaşa bağlı olarak ortaya çıkan bir ön yargı görüyoruz. Günümüzde bu tarz kuşak ayrımlarını sıklıkla gençlerin yaptığı aktiviteleri yaşlı bir birey yapınca ya da yapılan bir işte gençlerin tecrübelerine danışılmadığında görüyoruz. Tüm bu değerlendirmelerimin sonucu olarak şunu söyleyebilirim ki gerçekten keyifle izlediğim ve 2. sinin çıkmasını çok fazla isteyeceğim bir film oldu .
Comments